• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam77
Toplam Ziyaret348417

SADAKA TAŞI

BİR OSMANLI KLASİĞİ



Bir zamanlar bir gelenek vardı. Hem de öyle güzel bir gelenek ki parası olanlar ihtiyacı olanlar için şehrin, kasabaların belirli yerlerine yerleştirilmiş “Sadaka Taşı” na kimse görmeden yardımını bırakırdı. İhtiyacı olan da gelip alırdı.
 
Bu sessiz dayanışma da birçok değerlerin yok olması gibi tarihin sayfalarına gömülmüş.
 
Sadaka taşları Osmanlı dönemi sosyal hayatının en önemli icatlarından biridir. Dinimiz hali vakti yerinde olanların fakirlere yardım etmelerini, bu yardımların gizlice verilmesini ve alanların rencide edilmemesini gerektirir.
 
Sadaka taşlarının kullanımı yapılan iyiliklerin başa kakılmaması ve muhtaç insanların da ezilmemesi için çok iyi bir yoldur. Osmanlı döneminde sadaka taşı kullanımı oldukça yoğundur.
 
Sadaka taşları farklı boyutlarda olmakla beraber genellikle mermerden silindir ve dört köşe biçiminde olurdu. Üst kısımlarının ortasında çanağa benzer bir oyuk açılır, sadaka verenler parayı buraya bırakırlardı. Silindir veya dört köşe taşlar toprağa dikine gömülürdü. Yüksek taşların önünde eğilebilmek için basamak taşları vardı. İhtiyacı olmasına rağmen dilenmekten çekinenler gece yarısı taşın yanına para almaya gelir ama bırakılan meblağın tamamını değil, ihtiyaçları olduğu kadarını alırlardı.
 
Genellikle gözden uzak tenha yerlere konulan sadaka taşları, cami avlularında, türbelerde ve mezarlıklarda olurdu. Bir semtin fakirleri için konulmuş bağışlara diğer semtlerin fakirleri dokunamazlardı. Ayrıca ihtiyaç sahiplerinin, taşta birikenlerden sadece ihtiyacı kadarını almaları ve başka ihtiyacı olanlara bırakmaları takdire şayan bir davranıştı.
 
Sadaka taşlarına paranın dışında yiyecek ve giyim eşyaları da konurdu.
 
“Derdini kimseye açamayan fakir ihtiyacı olunca sadaka taşına konulan parayı alır, kalanını kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesi ile bırakır ve meçhul sadakacıya içinin memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş.”
 
Düşünüyorum da biz Türkler olarak ne hassas ve yüksek duygulu milletmişiz.
 
Hepiniz sevgiyle kalın.
 
Melih ERİŞ
 

Yorumlar - Yorum Yaz

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Site Haritası