İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,
belki de sadece keşfetmenin hazzını...
Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
Melih Eriş
.................................................
BÜYÜLÜ TOPRAKLAR
Toscana, İtalya'nın büyülü vadisi... Toskana'yı gezerken büyüleyici manzaraların bir listesini çıkarmak mümkün. Yol alırken zeytin ağaçları, teraslardaki üzüm bağları ve şarap mahzenleri, meralar, aşıkların öpüştükleri çayırlar, toprak tonlarında çiftlik evleri, kiliseler ve şatolar…
Toskana'da güneşin doğuşuyla birlikte sislerin arasından yükselen sıra sıra yeşil tepelerin mistik görüntüsü sizi karşılar. Yavaş yavaş kaybolan sis adeta büyülü bir alemi sessiz sessiz sahneye korar. Kendi halinde öyle bakir ki Toscana, sessizliğe kulak verdiğinizde rüzgarla salınan uzun yeşil otların hışırtısını bile duyabiliyorsunuz.
Tasasız, telaşsız, tadına vara vara yaşama prensibinde akan zaman, muhteşem manzaraların, gurme lezzetlerin ve harika şarapların uzun uzun keyfini çıkarmaya zorluyor sizi…
Gün batımında kızıla bürünen gökyüzü, tepeler ve vadilerle adeta bir oluyor ve ruhunuz bu büyülü manzaraların arasında asılı kalıyor. Havası, insanı kendine çekiyor, canlandırıyor, heyecanlandırıyor.
Toscana insanları doğal güzellikleri bozmadan yaşamakla kalmamış, hatta daha da güzelleştirmişlerdir. Sanki asırlar boyunca mükemmele ulaşmak için işbirliği yapmışlar gibi. Bir yandan da doğa ile kültürün dostane bir şekilde birliktelik oluşturabileceğini görmek mümkün. Aslında dostane sözcüğü hafif kalıyor. İnsanlar, tarih sayfalarından bildiğimiz bu topraklarda büyük bir krallık kurmuşlar ve Etrüskler döneminden beri bu toprakları biçimlendiriyorlar.
Toscana’nın önemli kentleri Floransa, Siena ve Pisa’dır. Toskana bölgesi UNESCO koruması altındadır. Toskana, İtalya'nın 1934 Anayasası ile kısmi bölgesel özerklik verilmiş 20 bölgesinden birisidir.
Toskana’nın en önemli festivallerinden biri olan “Palio” her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos 'ta Siena şehrinde kutlanmaktadır. Eyersiz at binme yarışmaları 17 mahallenin iştiraki ile gerçekleşmektedir.
Dünyaca ünlü Pisa Kulesi Toskana'nın Pisa kentindedir. Toskana'nın en büyük kenti olan Floransa ise İtalya Rönesans'ının merkezi sayılır.
İtalya'nın başyapıtı kırmızı şaraplar Toscana’dan çıkıyor. İlk akla gelen en eski ve köklü geleneğe sahip, tüm dünyaca tanınan kolay içimli Chianti ve Chianti Classisco şaraplarıdır. Ardından, Sienna’nın güneyinde bulunan Brunello di Montalcino ve Nobile de Montepulciano şarapları ve son 20 yıldır tüm dünyada ününü duyurmaya başlayan Bolgheri bölgesinin Super Tuscan şarapları gelir.
Sienna’nın güneyinde yer alan Val D’orcia şarap bölgesi ünlü Vino Nobile de Montepulciano ve Brunello di Montalcino şaraplarına, Monte Oliveto Maggiore manastırı, Franco Zeffirelli’nin Rome ve Juliet filmine set oluşturan küçük şirin Pienza kasabası ve büyüleyici Montepulciano dağ kasabasına ev sahipliği yapıyor. Montepulciano’dan başlayıp, Torrita di Sienna ve Montefollonico köylerini takip ederek, Montalcino’ya ulaştığınız yol muhteşem manzaraların tadına varabileceğiniz keyifli bir rotadır.
Montepulciano Siena’nın bir saat güneyinde bulunan bir tepenin zirvesine kurulmuş bir köy ve daha ilk görüşte insanı etkiliyor.. Rönesans stilinde binalarla süslenmiş kartpostal güzelliğindeki Montepulciano köyü, İtalya’nın en önemli gastronomi merkezlerinden biri sayılıyor. Yüzyıllar önce Montepulciano’nun soylu aileleri çok beğendikleri Montepulciano şarabını, asil şarap anlamına gelen “Vino Nobile” diye adlandırmışlar. Dar sokakları ve güzelim meydanlarına yayılmış Rönesans Sarayları, 13.yy’dan bu yana yaşayan şarap mahzenleri, gastronomi mağazaları, kafeleri ve şarap dükkanlarında ünlü peynirlerinin, domuz salamlarının, mercimek ve “pici pasta”sının ve Vino Nobile di Montepulciano şarabının tadına varabilirsiniz. Günümüzde tarihi ve şaraplarıyla turist çeken kasabada, soluklanmak için Cafe Poliziano'da bir kahve molası verebilirsiniz. Yaklaşık 150 yıldır ayakta kalmayı başaran kafe, olağanüstü manzaraya sahip.
Toskana'nın bir başka güzeli ise hiç şüphesiz Montalcino. Tepeye konumlanmış kasabada şarap ve zeytin üretimi dikkat çekiyor. İlk yerleşimin Etrüskler zamanında olduğu söyleniyor. Sırasıyla Siena ve Floransa'lıların işgaline uğrayan kasabada surlar inşa edilmiş. Surlarla çevrili Montalcino, tipik bir ortaçağ kasabası olma özelliğini son derece iyi koruyor. İlk kiliseler 10.yy’a ait. Siena mimarisinin en güzel örneklerinden bir tanesi olan belediye binasının cephesi 13.yy’dan kalma. 14.yy'a ait Saint Agostino kilisesinin yanında bulunan müzede Siena okulundan çıkma muhteşem resimleri görebilirsiniz.
Popolo meydanında bulunan Cafe Fiaschetteria 1888'den kalma. Burada soluklanıp nefis şaraplardan tadabilirsiniz. Şarap meraklıları için Brunello di Montalcino son derece lezzetli. Ekim ayının son hafta sonu, Sagra del Toro isimli festivale denk gelirseniz, muhteşem bir ziyafeti de kaçırmamış olursunuz. Cumartesi günü başlayan kostümlü ve davullu geçiş töreni ertesi gün Montalcino kalesinde yapılan ziyafetle son buluyor.
Toskana'ya yapılan seyahat, içinde San Gimignano'yu barındırmıyorsa eksik kalmış demektir. Bu küçük ama müthiş sevimli kasaba UNESCO koruması altında. Ortaçağda önemli bir ticaret merkezi ve hac rotası olan bu kasaba kuleleriyle meşhur olmuştur. Bu kuleler zengin Toskana'lı aileler tarafından yaptırılmış. Birkaç müze ve galerisi olan kasabanın asıl güzelliği mimarisinde, kıvrılan dar sokaklarında ve meydanındadır. Günübirlik ziyaret etmek isteyenler için akşam üzeri saatlerini tavsiye ederim. Zira, hava kararmaya başladığında ve eski sokak lambaları yandığında, kendinizi zaman tünelinde kaybetmiş hissine kapılıyorsunuz. “Mussolini ile Çay” filmini seyredenler için bu meydan çok tanıdık gelebilir. İtalya'nın en güzel manzaralarından birini seyretmek istiyorsanız 54 metre yüksekliğinde olan Torre Grossa'ya çıkabilir, Toskana Vadisi'nin uçsuz bucaksız seyrine dalabilirsiniz.
Farklı rotalarda buluşmak dileği ile sevgiyle kalın.
Melih Eriş