TOKAT
Tarih ve kültürün doğayla buluştuğu Mevleviler, alimler konağı, fazıllar yurdu, şairler yatağı Tokat...
Tokat yazıma ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden Tokat için bir alıntıyla başlamak istiyorum.
“Bu havası hoş şehrin dört tarafında, bahçe ve bostanlar içinde sular akar. Bu bahçelerde bülbüllerin ötüşü, insan ruhuna sefa verir. Meyveleri lezzetli ve lâtif olup, her tarafa hediye olarak gönderilir. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiye ve çeşitli meyveler bulunur. Halkı zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar; kin tutmaz, hile bilmez, deryadil, haluk, selim ve halim insanlardır. Herkese iyi zanda bulunurlar. İyi geçinirler, hayırlı yapılar yaptırmaya hevesleri çoktur. Camii, saray, köşk ve imaretleri o kadar güzel ve metin olur ki, buralara girenler hayran olurlar. Şehir genişlik ve çok ucuzluk bir yer olup dünya yüzünde eşi yok gibidir. Yılın her zamanında halkının nimetleri boldur. Hacı Bektaş Veli'nin hayırlı ve bereketli duaları ile bu eski tarihi şehir, "ALİMLER KONAĞI, FAZILLAR YURDU ve ŞAİRLER YATAĞIDIR" (Cilt: 5 Saife: 69-70).
Ünlü seyyahın gezi notlarından anlaşılacağı gibi kültür zengini olan bu yer şimdi geçmişini mumla arıyor. Bir zamanlar İpek yolundan gelen kervanların uğrak yeri olan bu şehir, Selçuklu döneminde hızlı bir imarlaşma ve gelişme, Osmanlı döneminde önemini yitirmiş, Cumhuriyet döneminde de gerekli ilgiyi görmediğinden kendi kaderine terk edilmiş bir manzara hakim olmuş Tokat’ta.
Tokat şu an kendini yenilemeye çalışıyor. Tüm tarihi değerler restorasyona tabi tutulurken ve halk da geleneksel el sanatlarını yaşatması için teşvik ediliyor.
M.Ö. 4000 yıllarından başlayarak 14 devlet ve birçok beyliğin yaşadığı ve egemen olduğu Tokat, geniş ve sulak vadilerle bunlar arasındaki geçitlerden oluşan bereketli alanların orta yerinde bulunmaktadır.
Uzun bir dönem içerisinde Roma ve Bizans Egemenliği altına giren Tokat, Danişmend ve Selçuklu Türklerinin siyasi üstünlükleriyle birlikte Maveraünnehir'den gelen Türk İslâm kültürü ile tanışmıştır. 900 yıldan beri de Türk Egemenliği altındadır.
Selçuklular zamanında Anadolu'nun 6. büyük kenti olan Tokat, Selçuklu Türklerinin Anadolu'da yarattığı, özü güzellik ve sabır olan bu uygarlığın kültür, sanat, mimarlık, bayındırlık eserleri ile Tokat'ta hemen yüz yüze gelinir. Moğolların yaptığı büyük tahribatın ardından 14. yüzyıl sonunda Osmanlı egemenliğine giren Tokat, yükselme döneminde bölgenin tarım ve sanayi merkezlerinden biri olmuştur. 17. yy bitimi ile beraber gerileyen imparatorluk döneminde, Tokat olumsuz etkilenmiş, gelişme ve canlılığını yitirmiştir. Osmanlı Devleti'nin gelişme devrinde önemini yitiren ve pek çok ekonomik sorunlarla karşılaşan Tokat, hiçbir gelişme gösterememiş, 1863'ten sonra Sivas'a bağlı bucak, 1875'de mutasarrıflık (sancak beyliği) 1920'de müstakil liva ve nihayet Cumhuriyetin ilanı ile beraber il olmuştur.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Tokat'ın önemli bir yeri vardır. 16 Mayıs 1919 da Samsun'a hareket eden Bandırma Vapuru'nda Atatürk'ün yanında bulunan 18 kişiden birisi. Tokat'ın yerli eşraflarından Karargah komutanı Mustafa Vasfı Süsoy'dur.
Yeni bir Türkiye'nin tohumlarının atıldığı 26 Haziran 1919 günü, Amasya'dan Tokat'a hareket edildiğinde, Tokat girişinde Mustafa Kemal'i 20 kadar askeriyle bir binbaşı karşılar, Mustafa Kemal: "Acaba bu binbaşı beni tevkif etmek için mi burada" düşünceleri içerisindeyken Binbaşının :"Paşam hoş geldiniz. Ben Askerlik Şubesi Reisi, 19 nefer, 1 çavuş ve 2 izinli ile emrindeyiz" sözleri Mustafa Kemal'in kurtuluş aşkını, bir coşkuya dönüştürür.
Şu günlerde Tokat halkı eski kültür ve geleneklerini tekrardan yaşatmak için harekete geçmiş durumdalar. Türklerin kendine has değerleri ve mimari yapıları tekrar doğuyor. Vakıflar bu konuda Tokat şehrine inanılmaz yatırım yapıyor. Sanıyorum önümüzdeki senelerde daha farklı bir Tokat görüntüsü göreceğiz. Tokat’tan ayrılırken içim umutla ve coşku ile doluyor.
Farklı rotalarda buluşmak dileği ile.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş
Yorumlar -
Yorum Yaz