ÖZBEKİSTAN - BUHARA
Orta Asya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan ve günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan tarihi şehir Buhara adını duyup da tepkisini, duygusunu birkaç kelime ile de olsa birçok kişinin söyleyecek sözü olduğuna inanmak gerekir. Şimdi siz de bu satırları okurken bir an olsun gözlerinizi kapatıp Buhara kelimesini ve zihninizin size yansıttıklarını bir düşünün.
Buhara gibi kutsal bir şehre gitmeye karar verdiğinizde, bu bir gönül yolculuğu olacaktır. Bu sebeple Buhara için söylenen sözler çok yerindedir; “Toprak basar kucağına, güneş çeker sıcağına, atar derdin ocağına”.
Buhara batılılar için her zaman gizemli bir kent olmuştur. Bu gizemini ve güzelliğini de günümüzde de korumaktadır. Bu egzotik topraklara gelip de şehrin rüya sokaklarında dolaşırken tarihe yolculuk yaparken büyülenmemek elde değil! Bu toprakları elde etmek, hüküm sürmek için binlerce yıldır yapılan savaşlar, hanlıklar, imparatorluklar ve bu topraklarda yetişen dünyaca meşhur usta “Alimler” Buhara’yı meydana getirmişlerdir.
Birçok şair, edebiyatçı ve ozan Buhara adına eserler yazıp, şarkılar bestelemişlerdir. İşte yazar Zarcone kitabından bir kesit, bu önemli tanıklıkları gün ışığına çıkarıyor ve Buhara kentinin gizemli tarihine ışık tutuyor; “ Ah Buhara! Ey sevgililer diyarı! Sana ne kadar hasretiz bir bilsen. Senin o nefesini, o güzel kokunu unutmak mümkün mü? İnsanlık yeniden çarpan gönülle seni arıyor, arayacak da… Bu dert bizde oldukça sana mecburuz meftun olmaya. Sadece seni arayan insanlık mı? Medeniyetler de sana muhtaç. Her ne varsa senin ışığında mevcut. Her şey seninle başladı, dolayısıyla sen bizim narına nuruna kurban olduğumuz cananımızsın. Zira her dilde senin adın var bundan böyle. Ey sevgi diyarı! Sen bizim tacımızsın, her geçen gün an be an seni düşünürüz. Öyle ki seni yar bilmenin harcı âleminde can bildik candan öte. Bu kütük de size ait her şey var, senden gayrisine de yer yok zaten. Hatta aklanırsa ruhumuz ancak seninle hayat bulacak, bu sevdadan vazgeçmeyiz o yüzden”.
Buhara, âşıkların, aşkı yüreğine indirdiği yerdir. Buhara, hadis ilminden Tasavvuf ilmine kadar nice büyük şahsiyetlere ev sahipliği yapmıştır. Dünyaca tanınan Sahih-i Buhari eserinin baş mimarı İmam-ı Muhammed Buhari, Şah-ı Nakşibendî gibi Allah âşıkları Buhara ile adeta özdeşleşmiştir. Dahası var: enlem hesapları yapabilecek meziyete sahip bilge bir insan özelliğine sahip Biruni, tıp biliminde kendinden söz ettirecek kadar etkili olan İbni Sina, İranlı şair Rudeki, Gazne’de Şehnameyi yazan Firdevsi, ilk astronom ünlü rasathaneci Uluğ Bey, Ömer Hayyam, doğuyu da batıyı da mest edecek fikirleriyle ünlü Farabi, modern cebir’in öncüsü Harezmî, Harizm’in gurur kaynağı Zemahşeri, Kadizade Rumi, Matematik ve astronomi alanında usta deha olan aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in davetine icabet edip Maveraünnnehir’in İstanbul’a açılan kolu diyebileceğimiz Ali Kuşçu, Türkçe aşığı Ali Şir Nevai, Divani Lugati’t Türk eserinin Piri Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Hind’e İslami zenginlik katan Babürname eseri ile meşhur Babür, müzik dehası Abdülkadir Meraği ve daha niceleri bu toprakların bereket kandilleridir. Onların elinde yoğrulmuş Buhara.
Doğu insanı ile batı insanını yüzyıllar boyunca Buhara bir araya getirmiş ve bu görevini de hala devam ettirmektedir. Buhara’ da bir söz kulaklardan kulağa fısıldanır. “Tüm dünyaya Işık saçan üstatlar bu topraklarda doğdu, yetiştiler. Çünkü ışık doğudan doğar, güneş de”.
Buhara, Orta Asya'nın en eski yerleşim merkezlerinden biri olarak anılmaktadır. Arkeolojik bulgular şehrin tarihinin en az 2500 yıl civarında olduğunu göstermiştir. Şehirde yapılan arkeolojik çalışmalarda yaklaşık 20 m kadar derinlikteki alt katmanda; kamusal binalar, askeri tahkim yapıları, çanak-çömlek ve madeni paralar gibi çeşitli arkeolojik buluntulara rastlanılmıştır. Buhara tarih boyunca bölgenin önemli kültür ve ticaret merkezlerinden bir olmuştur. Buhara’da dolaşırken belki de hep söylenen söz aklıma geliyor. “Buraları anlatılmaz yaşanır” Gezerken açıklayıcı bir rehber kitap ve şehir planını gösteren haritanız varsa korkmayın. Rahatlıkla her yeri bulabilirsiniz. Buhara Eskişehir de, Kapalıçarşı, Lıyab Havuzu, Timur’un Sarayı görülmesi gereken yerlerin önemlileridir. Şehir dışında ise Nakşibendi Türbesi, Chor Bakr Medresesi, Ulubeg Rasathanesi görülmesi gereken yerler arasındadır.
Maveraünnehir’in önemli iki kentinden biri olan Buhara’yı gezmek umarım bir gün herkese nasip olur. Özbekistan'ın tarihten gelen ve zengin bir kültür ve edebiyat temeli vardır. Semerkand ve Buhara şehirlerinde diğer cumhuriyetlerde bulunmayan bu köklü kültür mirası, Özbeklere çok daha güçlü bir ulusal kimlik bilinci kazandırmıştır. Bu kültürel yapının zenginliği günümüze miras olarak gelen muhteşem yapıların izlerinde de görebilmek mümkün. Buhara sokaklarında tarihin dışında insanların yüzleri de kendimizin bir yansıması gibi çıkıyor karşımıza. Sokaklarda ki halk Türk olduğumuzu anlayınca hep aynı lafı nakarat ediyorlar.
“ Atamız, özümüz, dilimiz, dinimiz, sözümüz bir “Hush kelmişseniz Türk kardaşlarımız”
Farklı rotalarda buluşmak üzere.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş
Yorumlar -
Yorum Yaz