• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Giza Piramitleri
    • Mısır
    • Machupicchu
    • Peru
    • Perito Moreno Buzulu - Patagonya
    • Arjantin
    • Taman Negara
    • Malezya
    • Amazonlar
    • Güney Amerika
    • Kukulkan Piramidi
    • Meksika
    • Java Adası
    • Endonezya
    • Mui Ne
    • Vietnam
    • Annapurna Ana Kamp
    • Himalayalar, Nepal
    • Ha Long Bay
    • Vietnam
    • Uyuni Tuz Çölü
    • Bolivya
    • Batu Cave
    • Malezya
    • Boracay
    • Filipinler Boracay
    • Sky Mirror
    • Malezya



İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,

belki de sadece
keşfetmenin hazzını...


Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
 Melih Eriş

.................................................
GEZİ YAZILARIM
MELİH ERİŞ REHBERLİĞİNDE GEZİLER
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam189
Toplam Ziyaret378876

BATI AKDENİZ - GÜNEY EGE YOLUNDA 40 GÜN 1

BATI AKDENİZ - GÜNEY EGE YOLUNDA 40 GÜN-1 



GİRDEV YAYLASI
Ağustos ayı başlarında Girdev yaylasında kamp yapmak üzere 4x4 LR Defender aracımla yola çıktım. Girdev yaylasında tam 22 gün kamp yaptım. Bu yayla Türkiye’de bulunan yaylalar arasında ender rastlanan bir yayladır. Yüksek dağlarla çevrili iki sene öncesine kadar gölü olan şimdilerde ise ekili yemyeşil bir alana dönüşmüş bir yayladır. Bu yaylada yerleşim adına ev bulunmamakla birlikte Yörükler burada hayvancılık yapmaktadırlar. Buraya tam sekiz yıldır gelmekteyim. Bir geceliğine de olsa yapılan onca yol buraya gelmeye değiyor. Ayak bastığınız an içiniz çekiliyor, ruhunuzda bir genişleme oluyor, bedeninizde birikmiş olan negatif enerjiler dışarı akmaya başlıyor, yani gençleştiğinizi hissediyorsunuz. O an akla ihtiyacınız olmadığını fark ediyorsunuz. Oradan geri dönmek istemiyorsunuz. Gece olduğunda gökyüzündeki yıldızları bu kadar yakın hissetmemiştim, sanki elinizi uzatıp tutacaksınız gibi. Bir de gökyüzündeki hareketlilik. Yaylada ateş başı sohbetleri bir başka oluyor. Akşamları sohbetime yörükler de katılıyor ve dinliyorum onlardan oraları ve yaşamlarını.. Girdev yaylası Antalya’ya 130 km, Fethiye’ye 90 km uzaklıktadır.

KAŞ-KALKAN-PATARA
Girdev yaylasından rotayı Akdağ’lardan Sinekcibelini geçerek Kaş’a çevirdim. Yıllar öncesindeki sakinliği ile karşıladı beni. Yozlaşma ve bozulma pek uğramamış buraya. Uluslararası bir kamping olan Kaş Kampingte konakladım. Karavan ve gezginlerin buluşma yeridir. Kaş’a 30 km uzaklıktaki Kaputaş kumsalı ve kanyonuna uğramadan geçmeyiniz. Lacivertin maviyle buluştuğu mucizevi renk tonları ile karşılıyor. Bu sahilde denize girmenin dışında Kaputaş kanyonunda da yürüyüş yapabilirsiniz.

Kalkan’dan yolum geçerken biraz soluklanıyorum. Tepeden Kalkan’ı izleyip yıllar öncesinde şirin bir kasabanın nasıl dağlarına kadar evlerle dolduğunu görünce üzülüp yoluma devam ediyorum.

Patara, levhasını görünce dalıyorum hemen. Ama birden aklıma Kalkan geliyor, burası da bozulmuş muydu acaba? Girmeye cesaret edemeyip jeepimi toprak yola vurup Patara’yı yüksek bir yerden gören tepenin başına çıkıyorum. Aynı bozulmanın orda da olacağı endişesi ile basıyorum denklanşöre. Orada yaptığım sohbetler rahatlatıyor beni. Doğal sit alanı olması nedeni ile yapılaşmaya izin verilmemiş ve Patara kumsalı da çevre korumanın denetiminde. Kumsala sabah 8.00-akşam 19.00 arası giriş izni veriliyor. Diğer saatler kaplumbağalara ait olarak belirlenmiş. 

XANTHOS-LETOON-TLOS ANTİK KENTLERİ
Batı Akdeniz’de ilerlemeye devam ediyorum. Patara’dan sonra önemli olan üç Likya medeniyetlerine daha uğruyorum. İlk olarak Xanthos. Kınık ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Kazı çalışması yapılmamış bir antik kent ama bazı yapıları halen ayakta duruyor. Bir cuma günü idi buraya geldiğimde, o gün Kınık’ta pazar kuruluyor. Bu pazarı, yolu cuma günü buradan geçenlere görmelerini tavsiye ederim. Çevrede bulunan yüzlerce köyün birleşip ortaklaşa kurdukları bir pazar ve çeşitlilik açısından inanılmaz.

Letoon antik şehri Kumluova mevkiinde bulunan bir Likya medeniyeti şehridir. Büyük bir yerleşim merkezi fakat küçük bir kısmı ayakta kalabilmiş. Kazı çalışmaları devam etmekte. Bu yerleşim alanını üstünde şimdi Kumluova sakinlerinin evleri bulunmaktadır. Bir zaman tanıştığım Letoon sahilinde Özlem çayının denize döküldüğü mevkideki kafeteryanın sahibi Letoon Ahmet’i ziyarete gittim. Hoş bir karşılamaydı. Letoon sahili de temiz kalmış ve korunmuş. Çevre koruma buraya da el atmış. Akşam belirli saatlerden sonra kumsala girişi yasaklamışlar.

Tlos, antik şehri Fethiye’ye yaklaşık 35 km uzaklıkta olup Saklıkent yolu üzerindedir. Bu sefer deniz kıyısından dağ tarafına doğru yol alıyorum. Bu yerleşim yeri bol sulu ve bol ormanlı bir alan içinde kalmış durumda. Oldukça geniş bir mevkiye yayılmış. Yürüyerek 3 saatte ancak gezilebilecek bir ören yeri. Orada gezerken iki satıcı kız çocuğu karşıma çıkıyor. Bana bir şeyler satmak istiyorlar, bense onlara akan bu suyun kaynağı nereden geliyor sorusunu yöneltiyorum.

YAKAKÖY (YAKAPARK)
Suyun kaynağı Tlos antik kentinin kuzeyinde yaklaşık 2 km sonra Yakapark’tan geldiğini söyledi çocuklar. Hemen rotamı bu yöne doğru çevirdim. Yolculuğum güzel bir hal almaya başlamıştı. Bilmediğim yörelerde bir sonraki adresi oranın yerlilerinden öğreniyordum. Yükseldikçe etraf iyice yeşermeye başladı ve her yerden sular fışkırıyordu. Buraların adına Yakapark diyorlardı. Yakaköy Fethiye’ye 37 km uzaklıkta Saklıkent yolu üzerinden gidiliyor. Buralara çeşitli tesisler yapmışlar, yeşilin içine gömülmüş durumda. Yaz sıcağında suyun getirdiği serinlik içimi ferahlatıyor. İnsanların rahatça oturabilmeleri için sedirler yapmışlar ve suyun sesiyle kendini buralara bırakıveriyorsunuz. Bu tesislerden birine konuk oldum oranın sahibinin kızı karşıladı beni. Adı Meryem’di. Benim aracımı görünce “gezgin misin” diye sordu. Kendisinin de gezgin olmak istediğini ve dünyayı gezmek istediğini belirtti. Hoş bir sohbetten sonra tesislerini gezdirdi. Aynı zamanda alabalık yetiştirme çiftlikleri de var. Tesislerde yiyeceğiniz alabalığı kendi elinizle seçiyorsunuz ve afiyetle mideye indiriyorsunuz. Yakapark yaz-kış açık bir yer yolu buralardan geçeler mutlaka buraları görmelisiniz.

GİRMELER ILICASI-İSLİ MAĞARALARI
Bu iki yeri aynı anda yazmamın sebebi ikisi de aynı yerde. Bu mevkii Yakaköy’den Fethiye’ye giderken yol üzerinde levhasını görebileceğiniz bir yer. Yol ayrımından 1 km kadar içeride. Sakın üşenmeyin, gidin, görülmeye değer bir yer. Girmeler ılıcası, sonradan yapılma bir kaplıca değil, antik değeri var. Tarihteki Büyük İskender’in burada sürekli banyo yaptığı söyleniyor. Akan suların üzerine ziyaretçilerin konaklayabileceği bungolaw tarzı evler yapılmış. Havası serin ve çeşitli hastalıklara iyi geliyormuş. 

İsli mağaraları, ılıcanın hemen yüz metre yakınında bulunuyor. İki adet açık olan mağara var. Biri 300m diğeri de 700m derinliğe kadar gidebiliyor. İçerileri çok karanlık olduğu için muhakkak yanınızda fener olması gerekmektedir. Baktığınızda dağlar yarılmış ve konukları için kapılarını açmışlar. Hikayesi fazla bilinmemekle beraber, Büyük İskender’in esirleri bu mağaralarda yaktığı rivayet ediliyor. Hemen mağaranın yanı başında bulunan kafeteryada bu tip sohbetleri yapabilirsiniz.


GENOANDA-ARAXA (ÖREN)-KADYANDA (ÜZÜMLÜ) ANTİK KENTLERİ
Yolumu antik kentlere doğru çeviriyorum. Bu yollar, topraklar, etrafımız eski medeniyetleri kucaklıyor. Bu sefer Fethiye yoluna çıkıyorum, İsli mağaralarına 15 km uzaklıkta Ören kasabasına doğru ilerliyorum. Dedim ya bir sonraki adresi bir önceki sohbetten öğreniyorum.

Ören kasabasında Araxa Likya medeniyetine ait kaya mezarları bulunmaktadır. Oldukça sağlam görünen bu yapıların yanı sıra kazı çalışması yapılmamış ve hatta karayolu antik kentin ortasından geçmiş. Yoluma sağ tarafımda şarıl şarıl akan Kuruçay’ı takip ederek devam ediyorum. Kuruçay’ın doğduğu noktaya kadar geldiğimde karşıma büyük bir alabalık çiftliği çıkıyor. Binlerce balık suların içinde yenileceği günü bekliyor. Biraz da içim burkularak nehrin üstüne kurulu restorana doğru ilerliyorum ve soğuk bir bira birçok şeyi üzerimden alıp götürüyor. Suyun sesi dinlendiriyor insanı. Aynı yolu takip ederek geri dönüyorum. Rota şimdi de Üzümlü kasabasında bulunan Kadyanda antik şehri.

Kadyanda (Üzümlü), Fethiye’ye 25 km uzaklıkta şirin bir kasaba. Antik kent 7 km uzaklıkta bu kasabaya. Yolu bozuk ve virajlı bir orman yolu. Gittiğimde bir görevli karşılıyor beni şaşırıyorum. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde görevlinin bulunması, hemen çay yapıveriyor ve sohbete dalıyoruz. Sonra antik kenti gezip birkaç poz alıyorum. Bir anda şunu düşündüm, bu kadar yüksekte bir yere nasıl böyle büyük bir şehir kurdunuz. Fethiye ovası tamamen ayaklar altında güzel bir manzara veriyor bizler için.

Geonanda, şimdiki rotam burası. Tam olarak yerini bilmesem de, nedense buraya ulaşmak istedim. Bulmak için çok aradım. Köylere sorarak buldum. Sadece Ceylan köyünün içinde burayı gösteren bir levha var. Köy kahvesinde gerekli bilgiyi aldıktan sonra jeepi orada bırakıp arkadaki dağa doğru tırmanmaya başladım. Yaklaşık 3 km lik zorlu bir tırmanış bizi bekliyor. Manzara güzel köy evlerinin içinden geçiyor. Sert bir tırmanış Seki yaylasını geride bırakarak devam ediyor. Zirveye tırmandığımda karşıma yıkık dökük bir kent çıkıyor. Belli ki burada resmi bir kazı çalışması yapılamamış. Yapılan kazılar gayri-resmi olarak köylüler tarafından yapılmış. Burayı bulmak için Fethiye’den yaklaşık olarak 60 km yol yaptım. Ama zirveye çıkınca neden burada olmak istediğimi hissettim.Yaklaşık 1400 m. yükseklikteyim akan enerji çok iyi bu yükseklik bedenime çok iyi geliyor. Bu antik kentte bir gizem var ama bilemedim. Her neyse çözemediğim bu gizemle buradan ayrılıp Fethiye’ye doğru yol almaya başladım. Geceyi burada geçirmeyi planlamıştım. Sabah erkenden sahil kısımlarına doğru yol alacaktım.

KABAK KOYU-KELEBEKLER VADİSİ (FARALYA)-BABADAĞ
Batı Akdeniz turum devam ediyor. Erken saatlerde yola çıktım. Fethiye’den güneye doğru yaklaşık 30 kmlik stabilize (15km) bir yol alarak Faralya’ya geliyorum. Faralya Kelebekler Vadisi'ne kuş bakışı bakan bir köy. Manzarası çok güzel, kafeteryalardan birinde soluklanıyorum. Kelebekler Vadisi'ne yukarıdan hiç bakmamıştım, büyüleyici doğrusu. Vadiye inmek için 3 km lik patika yolu yürümek zorundasınız. Tabi ki bir de bunun çıkışı var, unutmayın. Bu yolu kullanmak istemeyenler klasik olan Fethiye’den kalkan günlük gezi tekneleri ile ulaşabilirler Kelebekler Vadisi'ne.

Faralya’dan sahilden güneye doğru ilerledikçe ismini bilemediğim bir çok koydan geçiyorum. Bunların en güzeli olan Kabak Koyu'nda mola veriyorum. Tepenin başından baktığımda insanı hemen aşağıya çeken bir cazibesi var masmavi denizi bembeyaz kumsalı, orada olmak yetiyor insana. Yeni bir yeri keşfetmenin mutluluğu ile bu gece burada konaklamayı seçiyorum. Birkaç kamping ve bungolaw tarzında yerler var. Birini seçip çadırımı kuruyorum. Şaşırıyorum burada çok turist var. Nereden burayı bulduklarını soruyorum. Aldığım cevap “gezginler”. Yemekler ve ortamı güzel. Yolunuz buradan geçerse burada rahatlıkla kalabilirsiniz. Sabah Kabak koyunun nefis sularına kendimi bıraktıktan sonra yola devam ediyorum. Biraz daha sahilden güneye doğru indikçe orman seyrekleşiyor ama ismini bilmediğim bir çok koy karşılıyor beni. Elim sürekli denklanşörde, müthiş kareler yakalıyorum.

Akşam saatlerine doğru Fethiye’ye doğru dönüş yolculuğuna başlıyorum. Solumda Akdeniz akşam güneşi ışıklarını yansıtırken sağımda ise baba gibi duran Babadağ. Çok güzel ışık oyunları ile akşamı karşılıyorlar. Babadağ zirvesinde ilerledikçe karşıma Ölüdeniz’in kuşbakışı görünümü çıkıyor. Hisarönü’ne iyice yaklaştım. Hava kararmak üzere, yol üzerinde Kozağaç kasabasında konaklıyorum. Köylüler buyur ediyorlar. Ama ben bir tepenin başına çadırımı kuruyorum. Batı Akdeniz'de gün batımını izliyorum.

Devam edecek...

Hepiniz Sevgiyle kalın.

Melih Eriş

 

 


Yorumlar - Yorum Yaz

MELİH ERİŞ GEZİLERİ



MELİH ERİŞ VINTAGE




GEZGİNİN SEYİR DEFTERİ
GRUBUMUZ





FACEBOOK SAYFAMIZ


TÜRK MÜHRÜ PROJEMİZ

 

Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365
Site Haritası