ALİNDA ANTİK KENTİ
ALİNDA ANTİK KENTİ
Karya Medeniyetinin 2700 yıllık önemli şehirlerinden biri olan Alinda Antik kenti, Aydın iline bağlı Karpuzlu Beldesi (eski adıyla Demircidere) sınırları içinde yer almaktadır. Kazı çalışmaları yapılmamasına rağmen günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilmiştir. Alinda gezginler için hayret verici güzellikte bir kenttir.
Alinda Antik Kenti, 1765 yılında antik dönem araştırmacısı ve gezgin Richard Chandler tarafından ziyaret edilmiş ve komşusu Alabanda ile karıştırılmıştır. Daha sonra kenti ziyaret eden arkeolog Sir Charles Fellows ve diğer gezginler tarafından bulunan paralar sayesinde buranın Alinda olduğu anlaşılmıştır. Alinda Antik Kenti'nde bulunan yazıtlarda Alinda ismi geçmemesine rağmen kentin lokasyon bilgisi kesindir.
Yüzey araştırmaları yapılan ama sistematik kazıların henüz başlamadığı Alinda antik kentinin kuruluş dönemi hakkında yeterli bilgi yoktur. Alinda'nın, Hitit imparatorluk metinlerinde "İalanta" adıyla geçen ve Seha Irmağı Ülkesi'nde (Gediz veya Bakırçay) bulunan yerleşim olduğu düşünülmektedir (İ.Ö. 1350-1320). Alinda, tarihin akışında ilk olarak İ.Ö. 340 yılında, Karya kralı Hekatomnos'un kızı ve adına dünyanın eski yedi harikasından biri olan Bodrum'daki (Halikarnassos) Mausoleum yapılan Karya Satrapı Mausolos'un da kız kardeşi olan Ada sayesinde ortaya çıkar.
Karya yönetimi iç kargaşalar yaşamaya başlamıştır. Anaerkil aile yapısına sahip olan Karyalılar aile içi evlilik yapıyorlardı.Dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum'um sahibi Mausolos, karısı Artemisia, Piksodaros, Ada ve İdriaus kardeştiler. Mausolos'un ölümüyle boşalan tahta, karısı Artemisia çıkmıştı. Artemisia'nın ölümünden sonra tahta kardeşi Ada'nın oturması gerekirken yönetimi Piksodaros ele geçirdi. Piksodaros bununla da yetinmedi ve gelecek zamanlarda tehlike oluşturacağını düşündüğü kardeşi Ada'yı Alinda kentine sürdü. İşte Alinda kentinin tarih sahnesine çıkışı böyle olmuştur. Bu nedenle Alinda kentinin tarihini Ada'dan önce ve Ada'dan sonra diye incelemek gerekir. Kraliçe Ada'nın Alinda'da sürgün hayatı yaşadığı dönemlerde Piksodaros, yönetimi, Persler'in atadığı satrap Orontobates ile paylaşıyordu. Piksordaros'un erken ölümüyle Orontobates yönetimde tek başına kaldı ama Ada'yı Alinda'dan geri çağırmadı.
Makedonyalı Büyük İskender Persler'e savaş açıp Anadolu'ya girdiğinde Ada Alinda kentinde sürgündü. Denilir ki Kraliçe Ada, Makedonya Kralı Büyük İskender'i oğlu gibi karşıladı ve onu manevi evlat edindi, İskender de alamadığı bu kentin kapılarını kendisine açan bu kadını bir ana gibi gördü. Kadın, Makedonyalı savaşçıya, aile içi kavgalardan, geçimsizliklerden ve sonuçlarından söz etti. Ardından da bir teklifte bulundu; "Alinda kentinin kapılarını askerlerine de açayım, bunun karşılığında senden bir şey istiyorum. Karya'yı bana bırak."
İskender bu teklifi kabul etti. Onun için bu çok da önemli bir durum değildi. Karya yönetimini Ada'ya bıraktı. İskender güneye yürümeye devam etti ve Halikarnassos'a vardı. Kenti alması hiç zor olmadı ve hemen ardından tüm Kraliçe Ada'nın, İskender’in bu iyiliği karşısında sessiz kalmadığı ve Alinda kentinin adını değiştirdiği, kente Alexandria-by-Latmos (Latmos İskenderiyesi) adını verdiği söylenir. Kentin adı daha sonra tarih sahnesinden silinmiştir. Belli zamanlarda kentten söz eden yapıtlara rastlanmışsa da bunlar bölük pörçük yazıtlar ve anlatılardır.
Alinda kenti Ada sonrası hızlı bir şekilde Hellen kültürüne girmiş ve gittikçe önemsiz bir şehir olup tarih sahnesinden silinmiştir. Bulunan yazıtların bazılarında bundan bahsedilmektedir.
İsmi tarih sahnesinden silinse de o bölgede yaşayan insanlar günümüze kadar yerleşim yerlerini korumaya devam etmişlerdir. Günümüzde kendileri Karpuzlu sakinleridir. Şu anki haliyle bile Alinda Antik Kenti, güzelliğini ve görkemini yaşatmaktadır.
Sevgiyle kalın...
Melih Eriş