COŞKUYA ÖNEM VERİN
ÇOŞKUYA ÖNEM VERİN
Enerjik ve canlı kalmayı eskilerin değişi ile “taş gibi olmayı” istiyorsanız, hayatın gücünü sadece yediklerinizde, içtiklerinizde aramayın. Hayat çorbasının içine huzur, coşku, sevinç, keyif, heyecan ve ümit katmaya çalışın.
Hayat enerjisinin içine sadece yedikleriniz, içtiklerinizde gizli olmadığının farkına varmalısınız. Sağlığın bedensel ve ruhsal tam bir iyilik hali olduğunu unutmayıp fiziksel metobolik süreçlere takılıp kalmamalısınız. Yorgunluğunuz, durgunluğunuz, bitkinlik, halsizlik ve isteksizliğinizin, uyku bölünmeleri, çarpıntılar, kalp sıkışmalarınızın, sırt-bel, göğüs ağrılarının, kaşıntı ve egzamalarınızın ruhsal elektriğinizdeki kontak atmalarında aramalısınız. Saydığımız bu ve benzeri sorunlar her zaman bedenden kaynaklanmıyor. Biraz korku, endişe, üzüntü veya güvensizlik dolu olan tabancayı bir anda patlatıyor. Eğer ruhsal enerji üretiminizin yeterli olmasını istiyorsanız şu önerileri bir kenara not alabilirsiniz.
Aceleci olmayın; Yavaşlayın, sağlıklı bir ruh, bedeni ile yan yana yürüyen, ona gecede, gündüzde, korkuda, sevgide, tasada, endişede eşlik edendir. Ruhunuzu bedeninizden ayırmayın, onu koşturup yormayın. İşe yavaşlayarak başlayın.
Ruhunuzu hayatın doğal hızına, olağan ritmine bırakın. Yemenizi içmenizi, aşık olup sevmenizi, yürüyüşünüzü, düşüncelerinizi mümkün olduğu kadar yavaşlatın. Acele etmek için çok da acele davranmayın. Beden ve ruhunuza baş başa kalmaları, konuşup anlaşmaları için zaman bırakın. Daha yavaş yemek yemeye, dinlenmeye, uyumaya, zamanı uzatıp daha fazla yaşamaya, hayatı daha çok paylaşmaya bakın. Hayatı gerçek anlamda hissetmek için ona huzur, keşif, neşe eklemek vazgeçilmez unsurlar olsun. “İşe yavaşlamakla başlayın”
Dirençli olun; Size daha çok sağlık veren şeyin yalnızca pasta, börek, hamburger ve kurabiyelere göstermiş olduğunuz direnç zannetmeyin. Kaliteli ve formda bir hayat istiyorsanız direnmeniz gereken çok şey var. Karamsarlık, korku, endişe, panik, hiddet, kızgınlık, kabalık, kin, nefret, kıskançlık, ön yargılar ve tabuları hayatınızdan uzaklaştırmanız gerekmektedir.
Kızıp sinirlenmeyin; Kızmayın, sinirlenmeyin. Her şey her zaman daha önce hesaplanan, ölçülüp biçilen farklı boyutlar kazanabilir. Çevrenizde sizi üzen, bunaltan konular bazen yoğunlaşabilir. Bunları “çevresel kirlenme” gibi algılayın. Marifet bu durumlarda da sinirlenmemek ve kızmamaktır.
Daha çok sevin; Daha çok hayat enerjisi üretmenin en kolay yolu daha çok sevmektir. Sınırsız, beklentisiz ve karşılıksız sevmektir.
Bazen boyun eğin; Kabul edin! Gerektiğinde direnmelisiniz. Ama uzun süreli dirençlerin, boş karşı gelmelerin, uzamış streslerin adrenalin, kortizon ve ensilün gibi fazlası can yakan hormonları arttırdığını bilmelisiniz.
Hayat sonsuz bir enerjidir. Bu enerjiyi sürekli olarak üretmek, üretirken tükenmemek, kirletmemek ve iyi yönetmek gerekiyor. Marifet hayatı uzatmakta değil, hayatı mutlu kılmakta ona yeni ve farklı hayatlar ekleyip ritmini ve hızını bozmamaktır.
Melih Eriş