KHARON KAYIKÇISI
KHARON KAYIKÇISI
Antik çağlardaki çok tanrılı (pagan) inanışa göre, insanlar ölümden sonra ruhlarının bedenlerini terk ederek yeraltı tanrısı Hades'in ülkesine gideceğine inanırlardı. Yeraltının en derin ve en korkunç karanlıkları içerisinde yeraltı dünyasının kralı Hades'in sarayı kurulmuştu.
Hades'in ülkesi cennet ve cehennemin bulunduğu yer olup, tüm insanların dünyada işlediği suçlara göre yargılanarak ceza göreceği veya ödüllendirileceği bir yer olarak kabul edilirdi. Hayattayken bir kimseye iyilik yapmış insanların ruhları cennete, kötülük yapmış olanların ise ruhları cehenneme giderdi.
Hades ülkesinin tunçtan yapılmış bir giriş kapısı ve bu kapıda nöbet tutan yılan kuyruklu üç başlı olan Kerberos denilen bir köpek tarafından korunmaktaydı. İçeri giren ruhlardan herhangi birinin kaçmak istemesi Kerberosun şiddetli havlaması ile üzerine atlar ve üç çenesi ile yakalar, kapıdan içeri geri sürüklerdi.
İnsan ruhları ölüm tanrısı “Thanatos” veya uyku tanrısı "Hypnos" tarafından taşınarak Styks boğazından geçip yeraltına inerlerdi. Bu hüzünlü yere girer girmez ruhlar, önce yalçın kayaların arasından akarak, donmuş su birikintilerinden, kaynayan katran göllerinden ve korkunç rüzgarlarla çalkalanan gölcüklerden geçerek Akheron (acılar) nehri ile karşılaşırlardı.
Bu nehri geçmek için ruhlar kayıkçı Kharon'un sevk ettiği siyah bir kayığa binerlerdi. Çamurlu sakallı bu ihtiyar kayıkçı kendisine verilen bir ücret karşılığında ruhları Hades'e taşır, ücret ödemek istemeyen ölülerin ruhlarını acımadan kürek darbeleriyle kovalar, kayığına almazdı. Kayığa alınmayan ruhlar, tam yüz sene bu fena kokan iğrenç nehrin kenarında dolanırlardı.
Antik dönemde insanlar bu kötü kadere maruz kalmaktan korktukları için ölüler mezara defnedilirken ağızlarına para koymak adet olmuştur.
Günümüzde antik mezar kazılarında iskeletlerin çene kemikleri arasında bu paralara rastlanmaktadır.
Bu yazı Amasya Müzesi'nden alınmıştır.
Melih Eriş