YUNANİSTAN - SANTORİNİ ADASI
HAYAL GÜCÜNÜN CAN BULDUĞU ADA
Türkiye’den Santorini’ye geçmek için iki hızlı seçeneğiniz var:
Birinci yol: Kuşadası-Samos-Mykonos (aynı gün geçebiliyorsunuz) ertesi gün öğlen feribotu ile Santoroni’ye geçmek
İkinci yol: Marmaris-Rodos (feribot ile) Rodos-Santorini (uçak ile) Rodos’tan her gün düzenli olarak bir sefer yapılmakta Santorini adasına. Uçuş 1 saat kadar sürüyor.
Ben ikinci tercihi yaparak yola koyuldum. Marmaris’ten feribot saat 09.00’da hareket ediyor ve 45 dakikalık bir yolculuk sonrası Rodos limanına varıyorsunuz. Saat 10.00’da işlemleri tamamlamış ve hemen limanın karşısında bulunan Rodos kale surlarına paralel yoldan ilerleyerek Rodos şehir içinde birkaç arkadaşımı ziyaret ettikten sonra merkezden kalkan belediye otobüsüne binip havaalanına geçtim. Rodos’a daha önce gittiğim için bazı noktalar benim için pratik olmuştu.
Rodos’tan 12 kişilik ufak uçakla hareket ettik, tam bir saat sonra Santorini havaalanına inmiştim. Çok işlek bir havaalanı görünümü vermemişti, zira görevli giriş kapsını anahtarla açıp bizi içeri aldı. Ufak bir liman ama işlev görüyordu. Kalacağım bölge olan Kamari’ye geçtim. Santorini’yi incelemek için biraz daha vaktim vardı. Otelin (Astro otel) sahibi Makarios ile sohbete dalmıştım.
Santorini Ege Denizinin ortalarında olmasına rağmen önemsenecek derecede ziyaretçi kabul edebilen bir turistik ada konumundadır. Neydi Santorini’yi bu kadar cazip kılan?
Santorini Adası, “hayal gücünün can bulmuş hali”. Bendeki tanımı bu olmuştu. Yunan adaları arasında birçok adasını ziyaret etmiştim fakat bunlar içinde Santorini’nin en etkileyici olanı olduğunu söyleyebilirim. 73 km²lik bir ada ve muhteşem manzaralara sahip bir coğrafya.
Kamari köyü, merkeze (Fira) 10 km uzaklıkta ufak oteller, pansiyon ve kumsal kenarına paralel olarak sırasıyla dizilmiş bir çok restoranın yer aldığı şirin bir köy. Yerliden çok yabancıların tatillerini geçirmek için geldikleri sakin bir yer. Kamari, Santorini adasının Ege denizine sahilleri ile açılan ender düz alanların biridir. Sadece burada tatilinizi geçirecekseniz, gürültüden uzak, bangır bangır müziklerin çalmadığı, masmavi ve tertemiz denizi, farklı damak zevkleri sunan çeşitli restoranlar ve günübirlik turlar düzenleyen seyahat acenteleri ile tatiliniz rahat ve dingin geçebilir.
Santorini adası, Kiklad adalar grubu içinde yer almaktadır. Thira (antik zamandaki ismi) adıyla da anılmaktadır. Sadece dünyanın en büyük volkanik çöküntüsünü çevrelemesi nedeni ile bile olsa, dünyanın mutlaka görülmesi gereken ilgi çeken bir bölgesidir. Santorini adası, yaklaşık M.Ö 1500’lü yıllarda büyük bir yanardağ patlaması ile daire şeklinde olan adanın ortasını atmosfere gönderip gelecek yıllardaki iklim değişikliklerine de sebep olmuştur. Bu olay kızgın lav ve tüfün altında kalan yerli halkın da hazin sonu olmuş. Bugün gerek benzersiz coğrafi şekli gerek katılaşmış tüflerin altında binlerce yıl çok iyi korunabilmiş arkeolojik kalıntılarıyla Santorini’nin dünyada eşi benzeri yoktur.
Bu özeliklerinden dolayı Yunanistan için hatırı sayılı turizmden gelir kaynağı olmuştur. Adadan günümüze kalanlar, daire şeklinde olan adanın dış kenarlarıdır. Santorini adasına gemi yolculuğu ile gelmişseniz 300 m. yükseklikteki dimdik uçurumlar sizi karşılayacaktır. Bu dik uçurumların üzerine de yerleşim yerleri kurulmuştur. Adaya deniz yolculuğu yaparak geldiğinizde eski zamanda volkanik patlama ile Santorini adasından ayrılan ve doğal bir mendirek görevini gören Thirasia adasını göreceksiniz. Bu ada günümüzde şifalı suları ile ün salmıştır. Bu adaya günübirlik yapılan tekne turları ile ulaşabilirsiniz. Thirasia adasını biraz geçip limana doğru ilerledikçe üç ufak ada daha kopan parçalar olarak denizin üzerinde yükselti olarak göze çarpıyor. Aspronissi, Nea (yeni) Kameni ve Palea (eski) Kameni olarak adlandırılmışlar. Bu adalarda da sıcak su kaynakları mevcut olup üzerlerinde herhangi bir yerleşim yeri kurulmamıştır. Bu adalarda halen ufak tefek depremler olduğu söyleniyor.
Fira, adanın asıl merkez kasabası konumunda olan Fira, yüksek uçurumun tepesine kurulmuştur. Fira sokaklarını gezerken Yunan adalarını tanıtan birçok resim ve kitap kapaklarının üzerinde karşılaştığım beyaz badanalı evler, gece mavisi pencereler, kapı ve kubbeli yapılar Santorini’de çekilmiş olmalılar hissine kapılıveriyorum. Esasında baktığımda mimari özellikten ziyade bu boyama şekilleri ile ön plana çıkmışlar ve oldukça da hoş görünüyorlar. Fira sokakların da gezerken muhakkak fotoğraf makinenizi yanınıza almalısınız. Zira fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız. En güzel kareleri Fira’nın uç kısımlarına kadar yürüyüp kasabayı bir bütün olarak yakalayabildiğiniz yerlerden alınabilir. Çarpıcı manzaralara sahip evler denize doğru pike yapmışlardır. Burada arkeoloji müzesi gezilebilir.
Adanın tarihi ile ilgili bilgileri bu müzede görebilirsiniz. Fira limanından yukarıya ulaşmak için ya 527 basamaktan oluşan taşlık patikayı, ya eşek taksileri kullanarak, ya çok hızlı bir şekilde döne döne çıkan teleferik ya da hiçbiri uygun değil ise taksiler son seçenek olabilir. Çok fazla taksi bulunmadığı için diğer seçenekler daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Fira gerçekten güzel bir yer, trafik gürültüsü olmadan serbest bir şekilde dar sokaklar arasında dolaşılabilen ve bir çok iyi kalitede de dükkanlarında yer aldığı sokaklar başınızı döndürebilir. Tabi bize göre oldukça pahalı… Ancak bir anda çok fazla gemi geldiğinde turistlerle dolan sokaklar bunaltıcı bir durum da oluşturabiliyor. Fakat bu anda taverna müziği çalan bir kafede bulabilir, manzara, müzikler, yemekler, servis harika derken ruhunuzu da dinlendirebilirsiniz. Santorini bir harika…
Santorini adasını keşfetmenin en güzel yolu ufak bir araç kiralayarak gezmek. Hem ekonomik hem de pratik.
Ia (Oya), Adanın kuzey ucuna doğru ilerledikçe Ia kasabasına ulaşıyoruz. Trafik oldukça sakin. Ia kasabasına girdiğimizde bohem bir hava ile karşılaşıyoruz. Yamaçlara inşa edilen evler ilgi çekici, bazı evlerde sanatçıların resim galerileri ve koleksiyon malzemeleri sergileniyor. Bu köy renkli cepheleri ile fotoğraf karelerindeki yerlerini almayı çoktan hak ediyor. Gün batımı için sanki tüm Santorini adası İa’ya akmıştı. İnanır mısınız seyredecek yer bulmakta zorlanıyorduk. Aracımızı Ammoudi limanına doğru inerken yol üzerinde durup seyretmeye karar verdik. Tüm sevgiler ve sevgililer buradaydı ve iyi dileklerini evrene göndermek için hep beraber sanki oradaydık. Güneş renk tonları geçişi ile iyice kızarmıştı. Evet, herkes söyleyebilir, güneş her yerde aynı batar diye ama bugüne kadar böylesini görmemiştim. Santorini’yi diğerlerinden ayıran özelliklerden biri de İa’da gün batımı resitali. Yolunuz bu adaya düşerse muhakkak bu resitale katılın. O zaman farkı anlayacaksınız. Sonraki günlerde Kos adasında da gün batımı için Zia tepesine çıkmıştım fakat aynı hazzı vermemişti. İa’daki Ammoudi limanından günü birlik bot turları ile Thirasia ve diğer adalara ulaşabilirsiniz.
Ertesi gün ise, adanın tam kalbinde bulunan Pirgos köyü Venedik kalesi ziyareti sonrasında güney ucunda bulunan feneri ziyaret ediyorum. Fenerden uçsuz bucaksız Ege denizi manzarasını seyredebilir ve karelerinize ekleyebilirsiniz.
Santorini plajları ile ün yapmış bir ada olmamasına rağmen adada bulunan irili ufaklı plajlar enteresan görüntüler vermektedir. Volkanik değişimler sonrasında oluşan bu plajlar, kırmızı, siyah ve beyaz kumsaldan oluşan plajlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyah plaj tamamen siyah irili ufaklı çakıl taşlarından, beyaz plajlar beyaz kireç taşlarından oluşan kıyı şeridi ve en güzeli olan kırmız renkte olan kumsalı bulunan plajlar. Burada kendimi Ege’nin serin sularına bırakarak serinliyorum.
Akrotiri ve Thira Harabeleri, adanın güney ucunda bulunan Akrotiri harabeleri modern Akrotori köyünün içinde yer almaktadır. M.Ö 2500 yıllarına tarihlenen bu antik kentten günümüze çok fazla kalıntı olmasa da kazı çalışmaları halen devam etmektedir. Buradan çıkarılan parçalarda Atina arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Thira harabelerinde ki kalıntılar ise M.Ö 2000’li yıllara tarihlendirilmektedir. Burada tiyatro, agora, tapınak sağlam kalan yapılar arasındadır.
Santorini adasına geldiğinizde bunları yapın:
Fira sokaklarında dolaşmak,
İa’da gün batımını seyretmek,
Fenerde uçsuz bucaksız Ege denizinin manzarasına dalmak,
Kızıl plajda denize girmek,
Nea Kamani adasında halen aktif olan volkanik kratere yürümek,
Palea Kamani adasının volkanik sularında yüzmek,
Kamari’de yemekleri tatmak,
Akrotori antik kentinin bıraktıkları düşlere dalmak,
Gialos köyünden volkanik ada görüntüsünü izlemek,
Pirgos’da tüm adanın görüntüsünü seyretmek…
“HAYAL GÜCÜNÜN CAN BULDUĞU ADA”
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş
Yorumlar -
Yorum Yaz