KARS - ANİ HARABELERİ
“TARİHE YOLCULUK” ANİ HARABELERİ
Ani Harabeleri, Kars'ın 45 km doğusunda, Arpaçay Vadi'si yakınında eski bir yerleşim alanı üzerindedir. Türkiye - Ermenistan sınırını ayıran Aras nehrinin kolu olan Arpaçay'ın batı yakasında kalan Ani Harabeleri, volkanik tüf tabakalarının üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehrinden kalanlardır.
Ani, M.Ö. 350-300 yıllarına kadar uzanan tarihi ile İpek Yolu üzerinden Anadolu'ya girişte ilk konaklama şehri olduğundan bir ticaret merkezi haline gelmiştir. 4.5 km uzunluğunda surlarla çevrili olan antik şehrin zenginlik kaynağı İpek Yolu olmuştur. Ani, Hıristiyan ve Ermeni inanışında kutsal sayılmaktadır.
24 farklı uygarlık burada hüküm sürmüştür. İlk yerleşimcileri Hurriler, İskitler, Urartular, Kimmerler, Bagratuniler'dir. Ani şehrinin gelişmesi Kars'a ismini veren bir Türk boyu olan Karsaklar zamanında olmuştur.
Yerleşim alanı olarak geçmişi İsa’dan önceye dayanan şehir, gerçek önemini ortaçağda kazanmıştır. Bu yöreye kadar uzanan Emevi egemenliğini kabul etmek zorunda kalan Kamsarakan ve Bagratuni hanedanları yörede saltanat sürdüler. 10. yüzyılda Bagratunilerin başkenti olarak bayındır bir kimliğe büründü, 1044′te Bizans egemenliğine girdi. Selçuklu Sultanı Alparslan 1064′te kenti ele geçirdi ve denetimini Şeddadilere bıraktı. 1124′te Gürcüler tarafından ele geçirildi, 1239′a kadar Gürcülerin elinde kaldı ve bu tarihte Moğolların eline geçti. 1319′da bir depremle yıkıma uğradı. Bu tarihten sonra önemini yitirdi ve harabeleri günümüze kadar ulaştı.
Ani harabelerini gezerken, Selçuklu eserleri ile kiliselerin yan yana hatta iç içe olduğunu görebilirsiniz. Ana harabeler bölgesinde şehir suru, 8 kilise ve bir cami halen ayakta duran eserlerin en önemlileridir. Aslanlı Kapı kentin ana girişini oluşturmaktadır. Katedral adı verilen Meryemana Kilisesi, 989 yılında, İstanbul'daki Ayasofya'nın kubbesini ikinci kez inşa eden mimar Trtad tarafından inşa edilmiştir.
Bölgede kendi haline bırakılmış tarihi eserler; Surlar, Surp Gregor Kilisesi, Büyük Katedral, Çoban Kilisesi, Keçeli Kilise, Havariler Kilisesi, Altıgen Martyrion. Bunların yanında yıkıntı halinde birkaç yapı daha vardır. Çoğu yıkıntı halinde olan bu yapılardan günümüze ulaşan Türk yapıları da şunlardır; Ebul Muammeran Camisi, Menuhçehr Camisi, Selçuklu Kervansarayı.
Ani Harabelerini merak ediyorsanız bir an önce yola koyulmanızda fayda var. Çünkü harabelerin yıkılması an meselesi ve ufak bir depremle sadece taş yığını olarak tarihteki yerini alma olasılığı yüksek.
Farklı rotalarda buluşmak dileği ile, sevgiyle kalın.
Melih Eriş