CESARET
CESARET
Unutma, Cesaret korkusuzluk demek değildir. Eğer bir insan korkusuzsa, ona cesur diyemezsin. Cesaret sadece korku okyanusu içinde var olabilir. Korku vardır ama bu korkuya rağmen insan o riski göze alır, işte cesaret budur. İnsan titrer, insan karanlığa girmekten korkar ama yine de girer. İnsan, kendine rağmen adım atar. Cesur olmanın anlamı budur. Bu, korkusuzluk demek değildir. Korku dolu olmak ama onun altında ezilmemek demektir.
“Eğer cesur değilsen samimi olamazsın.
Eğer cesur değilsen sevemezsin.
Eğer cesur değilsen güvenemezsin.
Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin.
O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler”
Cesaret, bütün korkulara rağmen bilinmeyene adım atmaktır. Cesaret, korkusuzluk demek değildir. Korkusuzluk, sürekli cesur ve daha cesur olunca ortaya çıkar. Cesaretin en uç deneyimi korkusuzluktur. Korkusuzluk, cesaretin sonsuz olduğu zaman ortaya çıkan güzel kokudur. Ama başlangıçta korkak ile cesur arasında pek bir fark yoktur. Tek fark, korkak korkularına kulak verir ve onları izler, cesur olan onları bir kenara atıp ileri adım atar. Cesur insan, korkularına rağmen bilinmeyene adım atar. O, korkuyu bilir. Korku oradadır.
Bütün korkulara rağmen, bilinmeyenin meydan okumasını kabul etmek cesarettir. Korkular oradadır. Ama eğer sen tekrar tekrar bu meydan okumayı kabullenirsen, yavaş yavaş o korkular kaybolur. Bilinmeyenin getirdiği o sonsuz keyfi yaşamak, bilinmeyen ile duymaya başladığın heyecan, seni güçlü yapar. Zekanı keskinleştirir. Belirli bir bütünlüğe ulaşmanı sağlar. İlk kez hayatın bir sıkıntı değil, macera olduğunu hissetmeye başlarsın. Sonra yavaş yavaş korku kaybolur. O zaman sürekli macera peşinde koşmaya başlarsın.
Kısacası cesaret, bilinmeyen için bilineni riske etmektir. Tanıdık olmayan için tanıdık olanı, konforsuzluk için konforlu olanı, bilinmeyen bir varış noktası için herkesin bildiği göç yollarını terk etmek demektir. İnsan başarıp başaramayacağını asla bilemez. Bu bir kumardır. Ama hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir.
Sevgiyle kalın.
Melih Eriş