İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,
belki de sadece keşfetmenin hazzını...
Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
Melih Eriş
.................................................
Myanmar’ın Kayar bölgesinde yaşayan Padaung Kabilesi, cuntaya karşı bağımsızlık ve toprak için savaşmış ve 1980’lerin sonlarındaki askeri darbe sonrasında ülkeden kaçıp Kuzey Tayland’a sığınmışlardır. Uzun boyunlu kadınları ile ünlü olan kabile, 275 bin civarındaki nüfusuyla Tayland’ın en kalabalık dağ kabilesidir. Tayland’ın Mae Hong Son kasabası ve Chiang Mai şehri yakınlarındaki turistler için hazırlanmış yapay köylere yerleştirilmişlerdir. Taylandlı uyanık girişimciler, bu insanları turizm için kullanmaya başlamışlardır.
İlginç gelenekleri ile yaşadıkları ülkede turizm endüstrisinin bir gelir kaynağı olmalarına rağmen hala varlıkları tanınmıyor. Sağlık, eğitim, okul, yol, elektrik ve su gibi hizmetlerden faydalanamıyorlar.
Uzun boyunlu kadınları görmek için kurulmuş köylere girişi için ücret ödeniyor. Turistler için alışveriş mekanı olarak düzenlenmiş bu köylerde, tezgahların başında uzun boyunlu çocuklar, kızlar ve kadınlar kendilerinin geleneksel yöntemlerle ip eğirme işlemi ile yaptıkları el işi ürünleri ve hediyelik eşyaları satıyorlar.
Fotoğraflarını çektiğinizde karşılık olarak hediyelik eşya satın almanızı istiyorlar. Günlük kazançları gelen turistlere bağlı olan kabile kadınları, bulundukları köylerin dışına dahi çıkamıyorlar.
Bir Padaung kadını hayatı boyunca ortalama 20 halka takıyor. Yaklaşık 10-12 kilogram ağırlığı bulan bu ağır pirinç halkalar zamanla omuzları aşağı bastırarak vücudun şeklini bozuyor ve böylece boyun daha uzun görünüyor. Çocuklar daha 5-6 yaşlarındayken boyunlarına takılan halkaların sayısı ilerleyen her yaş ile birlikte artıyor.
Halkalar için bir çok efsane üretilmiş; Karenlerin ataları dişi bir ejderha ile rüzgâr tanrısından geliyor. Karen kadınlarının boyunlarını uzatma geleneği ise ejderhanın görünüşünü yansıtma çabasıymış. Kadınlar ejderhayı, erkekler rüzgârı sembolize ettiği mitolojilerinde, sadece ejderha olanlar bu altından boyunlukları takabilirlermiş. Bu halkaları sadece çarşamba günü doğmuş kadınlar, sadece dolunay zamanlarında takarmış. Herhangi bir yazılı kayıt olmadığı için, eldeki bilgiler ağızdan ağıza aktarılan hikâyeler ile bilinmektedir.
Diğer efsane ise; kadınların vahşi hayvanlar ve özellikle bu bölgede yoğun olarak yaşayan Bengal Kaplanı saldırılarından korunmak için bu halkaları taktığı şeklindedir.
Diğer bir alıntı ise, köle ticareti zamanında kadınların kendilerini çirkin göstermek amacıyla bu halkaları takıyor oldukları yönündedir.
Kökenleri 2000 yıllık Tibet-Burma göçerlerine giden Kayan insanlarının 6 ana kabilesi bulunmaktadır. Karen, Hmong, Lahu, Akha, Yao ve Lisu. Bu kabilelerden Karen grupları 150 yıldan fazladır bu bölgede yaşıyorlar.
Hepsinin kendi dilleri, gelenekleri, kıyafet ve inançları bulunmaktadır. Büyük bir bölümü Budist olan Karenler’in, bir kısmı da animist inancına ait gelenekleri de sürdürüyorlar.
Karen Kabilesi'ni ziyaret ederken kendinizi rahatsız hissedebilir ve bu düzene alet edildikleri için isyan edebilirsiniz. Bu köylere girerken ödenen ücretler ve hediyelik eşya tezgahlarından satın alınan her bir ürün için, en azından orada onlara yardım etmenin mutluluğunu yaşayabilirsiniz. Kendileri de yoksulluk ve açlıkla boğuşacakları bir ülkede yaşamaktansa, para ödendikçe ve kendilerini güvende hissettikçe bu sanal hapishanede yaşamayı tercih ediyorlar.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş