KÜÇÜK BİR CENNET

İzmir’de yaşayıp da Karagöl’ü bilmeyen varsa şimdiden sonra hemen bilsinler. Her derde deva Karagöl..

İzmir’li olmayıp da bu küçük cenneti keşfetmekten dolayı son derece mutluluk duyduğum bir yer.

İzmir’in kuzeyinde Gediz Nehri, güneyinde de Nif (Kemalpaşa) Çayı arasında yer alan Yamanlar Dağı (Karadağ) 40 km uzunluğunda, 15 km genişliğinde bir alanı kaplamıştır. Yamaçları eğimli olan bu dağ kütlesi Gediz Ovası’nın batısında yükselir ve dağın en yüksek noktası Manisa il sınırları içerisindeki Spil Dağı’dır (1513 metre). Yamanlar Dağı jeolojik yönden bir volkan konisi olup, genç bir dağ kütlesidir. Tektonik kaymalar sonucunda meydana gelen çukurda da Karagöl bulunmaktadır. Bu çöküntü alanının batısında Ege Denizi ve İzmir Körfezi bulunmaktadır. Bu körfezin doğusu akarsuların taşıdığı alüvyonlarla dolmuş, bunun sonucu da Bornova Ovası ile onun doğusundaki Manisa ovası oluşmuştur.

Karagöl İzmir Karşıyaka’dan 27 km mesafede. Göle, Örnekköy mezarlığı yolu kullanılarak çıkılıyor. Yamanlara dağında 810 metre rakımda bulunan etrafı kızılçam, karaçam ve söğüt ağaçları ile çevrili, 52 hektarlık alana yayılmış bir krater gölüdür.  Karagöl, 500 araçlık geniş bir otopark, içilebilen dağ suyu, büfe ve restoran işletmesi olarak günübirlik konaklamalar için hizmet vermektedir. Sadece özel araçla ulaşım sağlanabilmektedir. Ayrıca Manisa’nın Emiralem ilçesinden orman yolları kullanılarak ulaşılabilir ama bu yolları normal araçlarla almak mümkün değildir. Ancak 4x4 araçlar veya traktörler bu yolları aşabilir.

Burası yıllardır Milli park kapsamında orman idaresi yönetiminde günübirlik piknik alanı olarak kullanılmaktaydı. Şimdilerde ise  özel işletmeye ihale yolu ile 29 yıllığına kiralanmıştır.

Genelde İzmir’lilerin hafta sonu tercih ettikleri bir mesire alanıdır. Hafta içi pek kimsenin yolu düşmüyor Karagöl’e. Aslında yol dedim de, yolu tırmanışlı ve virajlı. Dikkatli olun! Yolu tırmandıkça İzmir körfezinin inanılmaz manzaraları en azından yolun bozukluğunu hissetmenizi engelliyor. Aracı durdurup bu doyasıya manzaraya dikkatlice baktığınızda Sasalı kuş cennetine kadar olan bölümü görebiliyorsunuz. Rallideymişsiniz hissini yaşatan virajlara ve yoldaki çukurlara tahammül edip sona yaklaştıysanız, yeşilin yoğunluğunun iyice arttığını göreceksiniz. Kırmızı ve turuncular , yeşilin tonlarıyla sarmaş dolaş olmaya başlamışlar. Göl kendini usulca yaprakların arasından göstermeye başladığında, hedefe varmanın mutluluğu yine yerini hayranlığa bırakıyor. Çam ağaçlarının kalabalıklığı çınarlara karışmış, söğütler kollarını göle uzatmış bir yudum su için. Eski küçük bir kayık suda, ağaçların arasında öylece dururken, yaban hayatı da gelen ziyaretçilerden karınlarını doyurmak için gölün etrafında uçuşuyorlar.

Burayı alan özel işletme giriş ücreti almakta ve günübirlikçiler için alışveriş imkanı da sunmaktadır. Kampçılar için uygun bir dinlenme alanı olmasının yanı sıra günübirlik yürüyüşçülerin de mola verdikleri bir mekandır. Bornova sırtlarından başlayan yürüyüşler Karagöl’deki molanın ardından Emiralem inişi ile son bulmaktadır. Bisikletçileri de son zamanlarda Karagöl tırmanışlarında sık sık görmekteyim. Doğa severlerin buraya gelmesi beni mutlu ediyor. Ruhunuzu huzurla, ciğerlerinizi de her mevsim bol oksijenle depolayabilirsiniz. 

Karagöl keşfettiğimden beri vazgeçemediğim bir yer oldu. Sessizliği (pazar günü hariç), doğanın güzelliği, doğa yürüyüşleri, gölde yaşayan hayvanların sevimliliği (kaz, ördek, yaban kuşları), havanın serinliği beni sürekli buraya çekmektedir. Şehirde yaşayıp da şehirde olmadığınızı hissettiren bir yer. Genelde buraya geldiğimde çadırımı kurup kalıyorum. Ateş yakmak sorun olmadığı için yolda gelirken odunlarımı topluyorum. Kamp ateşinde közlemiş olduğum patates ve patlıcanların tadına da doyum olmuyor. 

İşten çıktıktan sonra akşamları gelip çadırınızı rahatlıkla kurup kamp yapılacak bir yer özelliğine sahip Karagöl. Dört mevsim çadırımızı kapıp çıkıyoruz. Bir çok arkadaşımla burada buluşup, yazın İzmir’in sıcağından, kışın da kirli havasından kaçıp kamp ateşinde sohbetlerimize dalıyoruz. Kampı ve doğayı sevenler Karagöl'e mutlaka uğrayın. Fotoğraf çekmeyi sevenler için de muhteşem görüntüler yakalama şansı tanımaktadır bu doğal güzellik.

Karagöl’ün tarihten gelen bir de hikayesi var: Küçük bir cennet Karagöl.

Tarihteki anlatımlara göre, Frigya kralı olan İzmir’li Tantalos Spil dağında halkı ile birlikte yaşarmış. Batı Anadolu’ya doğru yayılmış bir devleti yöneten Tantalos, Tanrıların sofrasına oturabilen tek kralmış. Fakat Kral Tantalos, Anadolu Tanrıçası Kibele’ye inandığı ve Helen Tanrılarını küçük gördüğü için, gün gelmiş Zeus tarafından ebediyete kadar açlık ve susuzlukla cezalandırılmış. Spil (Spillos) dağının bir yarığından atılarak ölüm Tanrısı Hades'e gönderilen Tantalos’un düştüğü yer daha sonra bir göle dönüşmüş ve bu göle Tantalos adı verilmiş. Bu göl de bugünlerde Karagöl diye anılmaktadır. 

İzmir’in oksijen deposu Karagöl'e kış aylarında yolunuz düşerse kar görme olasılığınız da var.

Hepinizi sevgiyle kalın.

Melih Eriş