İnsan kısa sürede neleri keşfedebilir? Yol aldıkça kendini, kültürünü, unuttuklarını,
belki de sadece keşfetmenin hazzını...
Eğer kendini arıyorsan yönünü dağlara çevir, dağlarda gözlerini kapat, kulaklarınla
gör. Ağaçların fısıltılarını, böceklerin seslerini dinle. Binlerce yıllık uygarlıkların izini sür.
Keşif yolculuğu için yoldan çıkmaya hazır ol!
Melih Eriş
.................................................
EGE DENİZİNDEKİ ŞARAP
“Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsun diye Bozcaada’yı yaratmış” Heredot…
İlk görüşte güzelliğini bu kadar belli etmeyen, ama bir kere ayak bastıktan sonra hiç bitmeyecek bir tutkuyla bağlandığınız bir yer oldu mu hayatınızda? Bozcaada küçük bir ada olmasına rağmen beklenmeyecek kadar çok sürprizle dolu. Adaya feribotla yaklaşırken ilk sürpriz gözler önünde beliriveriyor. Nasıl da boz ve terkedilmiş görünüyor uzaktan. Ama bu görünüşe aldanıp hayal kırıklığına kapılmayın sakın, çünkü Ada’ya attığınız ilk adımla beraber sizi başka bir hikaye bekliyor olacak Bozcaada sokaklarında. Bu boz görüntünün arkasındaki uçsuz bucaksız bağları, onları bekleyen güzelim bağ evlerini, rüya gibi kumsallarını, pırıl pırıl temiz denizini, size özel olacak kadar küçük koyları, kekik kokulu tepelerini, lezzetli şaraplarını ve yemeklerini keşfettikten sonra ilk gördüğünüz halini bile sevgiyle bağrınıza basacaksınız...
Bozcaada’ya belki ilk defa geleceksiniz, belki de sayısını unuttunuz kaç kere geldiğinizin, ama fark etmeyen bir şey var ki, o da Ada’nın sizi her seferinde ilk defa geliyormuşsunuz gibi coşkuyla karşılaması. Küçüklüğünden beklenmeyecek bir zenginlik saklı bu adada ve yıllardır geliyor bile olsanız her gün yeni bir güzelliğini keşfetmeniz mümkün.
Her mevsim başka bir dilden konuşuyor Ada. Fakat hep aynı şeyi anlatıyor . Belki kışın kısa bir kaçamak, belki de yazın uzun bir tatil için geldiniz, size diyor ki kendinizi mutlu ve huzurlu hissetmek için çok nedeniniz var hayatta ve burada olduğunuz sürece ben size bunları hatırlatıp yaşatacağım…
Kuzey Ege’de yalnız bir ada, heyecanlı ve keyifliydim. Araçlar bir bir sıraya girerek vapurun kalkışının yaklaştığını hissettiriyordu. Üzüm, şarap ve Gelincikleri ile ünlü bu adaya günde karşılıklı düzenli olarak üç sefer düzenleniyor. 45 dakika sürüyor yolculuğum. Adaya yaklaşırken ilk dikkatimi çeken boz görüntünün arasında kalmış olan Venedik kalesi oluyor. Hemen sonra, sahil bandında sıralanan restoranlar, kafeler ve güneşte parlayan beyaz, rengarenk boyanmış evler dikkati çekiyor. Vapur iskeleye yaklaşmaya başladığında bu görüntüleri hafızama kaydetmiştim. Araçlar bir bir adaya inerken bu kadar araç nereye gidecek derken herkes adanın ara sokaklarında kayboldu gitti. Benimse şaşkın bakışlarımdan anlamış olan pansiyoncu ve otelci tayfası hemen etrafımızı sardı. Zaten araçlar vapurdan inerken hemen sizi karşılayıp kartlarını veriyorlar. Biz kampı tercih ettiğimizden teşekkür ederek yolumuza devam ettik. Ada etrafında gezinti yaparken, çok sayıda bağlar ve şarap mahzenleri ile karşılaşıyoruz, bu arada adada lezzetli ve çeşitli el yapımı şarapları tatma imkanı bulmuyor da değiliz hani!
Bağcılık ve Şarapçılık, Bozcaada için sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, bir yaşam biçimi haline gelmiş. Bağcılık ve buna bağlı şarapçılık Adanın balıkçılıkla birlikte temel kültürüdür. Bozcaada’da bağcılık ve şarapçılık herhalde adanın tarihi kadar eskidir. Derler ki: Adaya eski ismini veren Tenes, bugünkü Poyraz Limanı çevresinde yabani asmayı bulmuş, onu geliştirerek kuntra asma denilen şimdiki durumuna getirmiştir. Üzüm, Bozcaada hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Milattan önceki Tenedos paralarında da üzüm salkımı görülür.
Adada geçmişten gelen zengin bağcılık kültürü, farklı üzüm çeşitlerinin adada yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ada bağcılığının ve şarapçılığının bu denli gelişmiş olmasının iki temel nedeni vardır: Adanın bağcılığa son derece uygun olan, andezit ağırlıklı, kumlu, killi, taşlı tabakalardan oluşan farklı tipte toprak yapıları ki, bu topraklar belli bölgelerde birbirleriyle iç içe geçerler. Diğer yandan, iklim yapısının ve özellikle kuzeyden gelen hakim rüzgarlarla adanın, gündüz ve gece sıcaklık farklılıklarının şarap üretimi için bağcılığa son derece uygun olmasıdır. Kuşkusuz, Ada bağcılığı denildiğinde, artık adanın sembolü haline gelmiş dünyaca ünlü Bozcaada Çavuş üzümü akla gelmektedir. Çavuş üzümünün Bozcaada’da özel bir yeri vardır. Adanın rüzgarlı havasının etkisiyle Türkiye’nin en güzel çavuş üzümü burada yetiştirilmektedir. Bilgilerinize sunulur. Benden söylemesi…..
Çanakkale’ye bağlı olan Bozcaada Ege Denizi’nin kuzey-doğusunda yer alan bir adadır. Çanakkale’ye 25 mil, Gökçeada’ya 17 mil, Limni’ye (en yakın Yunan adası) 26 mil, şu anda ulaşımın sağlandığı Geyikli Yükyeri Feribot İskelesine 4 mil uzaklıktadır. Çevresi 38 km tutan Bozcaada’nın alanı 36.67 km2 olup, etrafındaki irili ufaklı 17 adacık dahil olmak üzere 37.6 km2’lik yüzölçümüne sahiptir. Bu adacıklardan en büyüğü 800 dönümlük arazisi ile halk arasında Tavşan Adası diye bilinen Mavriya Adası’dır.
Bozcaada’nın en yüksek noktası Göztepe’dir (192 m). Kışın akan ufak dereler dışında akarsuyu bulunmamaktadır. Ada’da 12 burun ve 12 koy, kuzey kıyılarında kumullar bulunmaktadır.Bozcaada bulunduğu konum itibariyle tüm özelliklerini taşımasa da Akdeniz ikliminin etkisi altındadır.Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve az yağışlı geçer. Yılın tüm aylarında rüzgarlı, özellikle kış aylarında aşırı rüzgarlıdır. Boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını fazlaca almakla birlikte güney rüzgarlarına da açıktır. Bitki örtüsü üzerinde rüzgar önemli bir etkendir. Ada’nın rüzgara açık kısımlarında bitki örtüsü oluşamamaktadır. İç kısımlarda ormanlık alanlar vardır. Bitki örtüsünde en önemli alanı bağlar tutmaktadır. Doğal bitki örtüsü ise makiler ve ufak çalılardır.Yapılan bir araştırmaya göre Ada’da 65 familyaya ait 437 tür bitkinin olduğu tespit edilmiştir.
Gezilecek Yerler, Ayazma kumsalına geldiğimizde, Ege denizinin uçsuz bucaksız görüntüsü çıkıveriyor karşınıza. İşte o an “tamam burası” dedirten bir yer. Kampı buraya kuruyoruz ve tekrar adanın merkezine dönüp deniz kenarında ki salaş restoranlardan birine kuruluyoruz. Keyifli bir Bozcaada akşamını yerel şaraplar eşliğinde kutluyoruz. Geceye de Ayazma kumsalında biralarımız ve yıldızların eşliğinde devam ediyoruz. Sabah üzerimizde parıldayan güneşin ısıttığı kumsalda kısa bir yürüyüş sonrası, Bozcaada’yı ve sokaklarını gezmek içi yola koyuluyoruz. Dar sokaklar arasına konuşlanmış olan rengarenk Bozcaada evleri tarihin doksunu yaşatır gibi sokakları kuşatmışlar. Bununla birlikte tarihi doku korunarak kafeler, restoranlar, çay ocakları da bir bir yerlerini almış ve müşterilerini bekliyorlar.
Ada’yı gezdikçe Turkuaz rengi denizi ve incecik altın rengi kumsalları ilk defa geliyorsanız hemen sizi büyüsü altına alacaktır. Denizi oldukça temiz, yosunsuz, kumluk ve sakindir. Deniz suyu genel olarak soğuktur ama bu tertemiz suyun dirileştirici serinliğine alışmak çok zor değildir. Adanın en güzel yanı en rüzgarlı havada bile keyifle denize girip güneşlenebileceğiniz bir koy seçeneği sunmasıdır.
Ayazma, Sulu Bahçe, Habbele ve Mermer Burnu (Akvaryum koyu), Beylik, kuzeye doğru ilerledikçe Çayır ve Ova koyları doğu kısmında ise Poyraz limanı, Tekirbahçe ve Tuzburnu plajlarından denize rahatlıkla girebilirsiniz. Bu koylara ulaşmak için, bisiklet, motosiklet kiralayabilir ya da uzun yürüyüşler yapabilirsiniz.
Ada’nın merkezinde dolaşmak çok keyifli, sokak aralarına dalıp yürüyüş yapmak ve her an karşınıza çıkabilecek tarihi gözlemleyebilme şansına sahip olabiliyorsunuz.
Bozcaada Kalesi, oldukça iyi korunmuş kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanıldığı bilinmektedir. Ada’nın kuzeydoğu burnu üzerine kurulmuş olan kale, Osmanlı döneminde önemli konumu sebebiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından esaslı bir şekilde onarılmıştır. Kale, yüksek kayalar üzerine oturtularak şehirden yaklaşık 10 metre genişliğinde ve 250 metre uzunluğunda bir hendekle ayrılmıştır. Eskiden su dolu olduğu anlaşılan hendeğin üzerinden kalenin ana giriş kapısına asma bir kapıyla geçilirmiş. Bu ana kapının dışında Mendirek ve Deniz Kapısı diye iki kapısı daha bulunmaktadır.
Yeni Kale, Bozcaada meskun mahallinin yukarısındaki tepede bulunan Tabya ya verilen isimdir. Günümüzde harabe halindedir. Bozcaada Kalesi’nin içindeki sergide bulunan kitabesinden anlaşıldığı üzere Tabya 2. Mahmut döneminde 1827 yılında Bozcaada Muhafızı Hafız Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Namazgah Çeşmesi, Sadrazam Öküz Mehmet Paşa’nın Bozcaada’da yaptırdığı çeşmelerin en önemlisidir. Namazgah meydanının da bulunmaktadır. Kitabesinde 1703 tarihi görülmektedir.
Meryamana Kilisesi, Bozcaada’daki Rum Ortodoks Cemaatine ait, ibadete açık olan tek kilisedir. Diğer adı Kimisis Teodoku olan kilise Rum Mahallesi’nin tam ortasına konumlanmıştır. Giriş kapısında 1869 tarihi okunan kilisenin bu tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır.
Göztepe, Ada’nın en yüksek noktası (192 m.) olan Göztepe’nin, dört tarafı kuşbakışı görebileceğiniz etkileyici bir manzarası vardır. En tepesinde gördüğünüz sadece bir radyolink istasyonudur. Buraya çıkan düzgün bir araba yolu bulunmaktadır. Yürüyüş yapmak isterseniz 45 dakikada adanın zirvesine ulaşabilirsiniz. Özellikle güneş batarken, bir ada üzerinde olduğunuzu hissedeceğiniz bu en güzel noktada mutlaka vakit geçirmelisiniz...
Şarap fabrikaları, Adada dört şarap fabrikası bulunmaktadır. Adanın üç eski şarapçısının fabrikaları merkezde, yeni olan ise Tuz Burun Mevkii’ndedir. İlgi ve merakı olanlara fabrikalar gezdirilmektedir. Bu gezi sırasında üzümün şarap olana kadar hangi aşamalardan geçtiğini öğrenebilir ve damak tadınıza uygun şarabın hangisi olabileceği konusunda fikir edinebilirsiniz. Ayrıca fabrikaların yanında keyifle alışveriş yapabileceğiniz şarap tadım ve satış mağazaları bulunmaktadır.
Aya Paraskevi Manastırı, merkezden çıkıp tekrar rotayı güneye doğru çevirdiğimizde Aya Paraskevi Ayazması denilen Rum Ortodoks Cemaatine ait bir manastır çıkıyor karşıma. Çınar ağaçlarının gölgesine gizlenmiş bu manastırda her yıl Temmuz ayı sonunda Ayazma Panayırı yapılmaktadır.
Burası ile ilgili anlatılan efsaneye göre; Ada da yaşayan Rum cemaatinin 26 Temmuz da bu manastırda toplanıp, çalıp söyleyip, içip yiyip dans ederlermiş. Bunun sebebi de Aya Paraskivi’yi anmaktır.
“Paraskivi genç ve güzel bir kızken Göztepe’de ki Ayyalus manastırından yakışıklı bir gence aşık olmuş. Babası durumu öğrenince kızını Ayazma da göz hapsine almış. Kız ve oğlan uzun süre aşklarını gizlemişler fakat bir türlü görüşememişler. Paraskivi aşk ateşinden ölünce bu büyük aşkın hürmetine başkalarının dileklerinin gerçekleşmesi için dua edecekleri bir dilek pınarı yapılmış” Her sene Rumlar burada toplanıp dilekleri için dua edip ayinler yapmaktadırlar.
Rüzgar Gülleri, 2000 yılında kurulan Bozcaada Rüzgar Enerji Santraline ait 17 tane rüzgar türbini adanın en batı ucunda olup ziyarete açıktır. Özellikle gün batımında, hemen önündeki eski Polente Feneri ile oluşturduğu manzara görülmeye değer güzelliktedir.
Yaz aylarında yolunuz Bozcada’ya düşerse Adada yapılan bir çok etkinlikle karşılaşabilirsiniz.
İlyada Okumaları: 3-4 Ağustos Son 4 senedir her Ağustos ayında İlyada dan bölümler okunarak Truva savaşları anılmaktadır.
Bağbozumu Festivali: 8-9 Eylül Bağbozumu, üzüm hasadına verilen isim. Ağustos ve Eylül ayları adada bağbozumu zamanı.
Bağbozumu Festivali, adanın gelenekselleşmiş etkinliklerinden biri. 2 gün süren festival, ada şarapçılarının kendi bağlarında düzenledikleri sembolik bağbozumuyla başlıyor. Bağ işçileriyle birlikte traktörlere binilip bağlara gidiliyor. Orada üzüm toplamanın incelikleri öğrenilerek hep birlikte hasat yapılıyor. Toplanan üzümler eski günleri hatırlatırcasına küfelerle eşek sırtında, at arabasıyla, traktör ve pırpırlarla yerel müzisyenlerin eşliğinde tören alanına taşınıyor. Açılış töreninden sonra üzümler halka dağıtılıyor. Festival boyunca ada şarapçılarının açtıkları standlar da şaraplar tadılıyor. Kale içinde çeşitli konserler veriliyor. Ayrıca festivalde iki yarışma düzenleniyor. Birinde adanın genç kızları arasından bir üzüm güzeli diğerinde ise adanın en iyi çavuş üzümü seçiliyor
Yemekler, üzüm çeşitlerinden yemekleri tatmanızı öneririm. Şaraplı hamurda üzüm, Üzümlü strudel, Üzümlü hindi göğsü, Domates reçelini de unutmayalım. Müthiş bir tat. Tavsiye olunur.
Tenedos, çok fazla antik çağdan tarihi eser kalmamış günümüze kadar ama anlatılan hikayeler dilden dile günümüze kadar ulaşmış. Antik çağda Leukophrys,Yunan Mitolojisinde ise Tenedos adıyla bilinen Bozcaada’nın ilk sakinleri Akaların bir kolu olduğu ve M.Ö. 2000 yıllarında yerleştikleri tahmin edilen Pelasg’lar (Pelazziler) dır. Akalardan sonra Bozcaada’ya sırasıyla Fenikeliler, Atinalılar ve Yunanlılar hakim olmuştur. Ada M.Ö.493’de Pers istilasına uğramış, M.Ö.334 yılında ise Pers istilasına son veren Büyük İskender devri başlamıştır. Bergama Krallığından sonra M.Ö.168 yılında Roma hakimiyetine girmiştir. Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye bölünmesiyle Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğuna dahil olmuştur.1203 yılından sonra Bozcaada üzerinde Bizans-Ceneviz-Venedikliler arasında egemenlik mücadelesi başlamıştır.
Bozcaada ilk defa 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet devrinde Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Osmanlı ile Venedik arasında Bozcaada için mücadeleler olmuş, Ada zaman zaman Venedik hakimiyetine girmiştir. Bozcaada Osmanlı döneminde bir kale dizdarı ve kadı tarafından yönetilmiş, 1912 yılında Balkan Savaşı sırasında Yunan donanmasınca işgal edilmiş olup, Lozan Antlaşması sonucunda 20 Eylül 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmıştır.
Bir de hikayesi var: Derler ki, denizlerin Efendisi Poseidon’un kim bilir kaç çocuğundan biri, Kyknos adında bir kralmış. Beyçayırı’nın kuzeyinde Lapseki bölgesindeki Miletos Kolonisi, Kolonai kentine hükmedermiş. Onun da Tenes adında bir oğlu varmış. Tenes’in annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Fakat üvey ana bu ya; Tenes’e iftira etmiş! Üstelik kendisine yalancı tanık olarak birde kavalcı bulmuş. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık yüze yüze gitmiş, boğazdan geçerek Leukophrys Adası’nın sahiline vurmuş. Tenes burada sandıktan çıkmış, adaya yerleşmiş ve ünlü coğrafyacı Strabon’a göre bazılarının Kalydna dediği Leukophrys Adası’nın ismini “Tenes’in Adası” anlamına gelen Tenedos olarak değiştirmiş.
Sosyal Durum, Ada’nın sosyal hayatında turizm sezonu dışında büyük bir hareket yoktur.Turizm sezonunda ise tüm işyerlerinin açılması, yazlıkçıların ve turistlerin gelmesi ve kültür ve sanat etkinliklerinin yapılmasıyla sosyal hayat oldukça canlanmaktadır.
Son yıllarda Ada’ya dışarıdan özellikle İstanbul’dan yeni yerleşmeler olmasıyla birlikte, modern bağ evlerinin sayısında artış gözlenmektedir.Yeni yerleşenler Ada’nın sosyal ve ticari hayatına önemli katkılar sağlamaktadırlar.
Şehir merkezinde eski mahalle ve sokaklarda klasik yapı geleneği korunmaktadır.Adanın tamamının doğal ve arkeolojik sit alanı olması,tüm yapı ve onarımların Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca denetlenmesi nedeniyle çarpık yapılaşma görülmemektedir. Eski mimari dokusu korunmakta, restorasyonlar kendine özgü yapı tarzı dikkate alınarak yapılmaktadır.
Bozcada ilk görüşte herkeste bir coşku yaracak bir ada olduğu kesin. Yolu henüz buradan geçmemiş olanlara duyurulur.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş