SİNOP
SAKİN ŞEHİR SİNOP
Değişik seyahatler, güzargahlar, ilkleri yaşamak, deneyimlemek, gözlemlemek ve paylaşmak her zaman benim için ön planda olmuştur.
Türkiye'nin en güney ucu, Hatay “Beysan koyu”, en batı ucu Gökçeada” Avlakburnu”, en doğu ucu Iğdır “Dil burnu” buraları görmüştüm. En kuzey ucu için yola çıkma zamanı gelmişti. Sinop seyahati de bu sebeple önemli olmuştu benim için.
Türkiye'nin en kuzey ucunda denizin içine uzanan İnce Burun üzerinde yer alan Sinop'un adını bir zamanlar konuk ettiği Amazonlar'ın kraliçesi Sinope'den aldığına inanılmaktadır.
Sinop, turizm açısından zengin potansiyel kaynaklara sahiptir. Doğal güzellikler ve tarihi eserleri, orman örtüsü, Karadeniz'deki uzun kıyısı, doğal kumsalları, yaylaları, mesire yerleri başlıca güzellikleridir. Sinop, sürekli göç veren bir il olduğu için doğasında ve çevresinde hiç bir bozulma olmamıştır.
Tekne ustalarının yeridir antik Sinope ve uygar Sinop. Tersane denilen yerlerde oturur halkı. Kırım ve Sinop arasında, tarih boyunca durmamıştır deniz trafiği.
M.Ö. 4500 yıllarından başlayarak günümüze kadar uzanan çeşitli uygarlıkların izlerini taşıyan Sinop, kaleler, kaya mezarları, kiliseler, camiler, medreseler, hamamlar, çeşmeler, tabyalar, türbeler gibi, eşsiz tarihi eserleri barındırmaktadır.
Sinop denilince akla ilk önce tarihi Sinop Cezaevi gelir. 1993 yılına kadar mahkum tutan bu cezaevi, Evliya Çelebi’nin yolunun buraya düşmesiyle de Seyahatname’de haklı yerini alır. Evliya Çelebi, Sinop Cezaevi’ne geldiğinde buradaki mahkumların en azılı mahkumlar, gardiyanların da ‘pala bıyıklarının uçlarına 5 adam asılacak kadar güçlü’ olduğunu yazmış.
Sinop Tarihi Cezaevi, 1215’te Selçuklu komutanlarının inşa ettirdiği iç kalenin kucağındadır. İç kale o zamanlar denizcilerin askeri kışlası ve Karadeniz’in en eski tersanesiydi. Uzun yıllar tersane olarak kullanılan U biçimindeki bina, pencere zengini. Pencereler mahkumun canına minnet. 1882’de Sinop Mutasarrıfı Veysel Paşa tarafından yaptırılan mapushane artık bir açık hava müzesi. İdari bürolar, çocuk ıslahevleri, ziyaretçi odaları, zindan, müşahade hücreleri, hamam, revir, koğuşlar..
Hapishanedeki 4 koğuşun hepsi de 40’ar kişilik. Teşkilat, 1997’de yorulmuş, kapılarını hiçbir mahkuma açmamak üzere kapatmış.
Kentin girişinde, heykeli dikilmiş olan antik çağın ünlü filozofu Diyojen bizleri karşılamaktadır. M.Ö.412 yılında Sinop'ta dünyaya gelmiş olan Diyojen, mutluluğun en basit şekilde yaşanarak bile elde edilebileceğini savunmuş ve yaşamını bir fıçıda geçirmiştir.
Sinop, 6000 yıllık tarihsel geçmişi ve konuk ettiği bir çok uygarlık mirası, kültürel dokusu, tertemiz doğası ve denizi ile mutlaka gezi planlarınızın içinde yer alması gerekir. Bu güzellikleri keşfetmek için bir kaç gününüzü ayırmanız yeterli olacaktır.
Doğanın cömertliğini gözler önüne seren Akliman ve Hamsilos Koyu muhakkak görülmesi gereken yerler arasındadır. Buralar şehrin kalabalığı ve gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için oldukça ideal ortamlardır. Akliman, bembeyaz kumsalları ve tertemiz denizi ile Karadeniz'de denize girmek için en uygun plajlara sahiptir.
Hamsilos koyunda ise, Türkiye'deki ender fiyortlardan biriyle karşılaşacaksınız. Cennet bir doğaya sahip olan Sinop, şelaleleri, yaylaları ve tarihi ile Karadeniz Bölgesi'nin ön plana çıkan şehridir. Erfelek ilçesinde aynı vadi üzerine ardı ardına sıralanmış irili ufaklı 28 adet şelaleden oluşmuş olan Tatlıca Şelaleleri’nin bu özelliği dünyanın başka bir yerinde bulunmamaktadır.
Sinop il merkezine 21 km uzaklıkta bulunan Sarıkum Gölü ve çevresi, Tabiat Koruma Alanı olarak ilan edilmiş doğa harikası bir yerdir. Burada deniz, orman ve göl bir aradadır. Deniz kenarında ince taneli kumların oluşturduğu geniş ve uzun bir kumsala sahip olan yer, adını kumunun renginden almıştır.
Şimdi Sinop'u daha iyi anlayabilmek, hissedebilmek ve onu yaşamak için İnce Burun’da bulunan deniz feneri çevresinde oluşturulmuş seyir teraslarında oturarak güneşin denizden batışını zevkle seyredebilirsiniz.
Farklı rotalarda buluşmak dileği ile.
Hepiniz sevgiyle kalın.
Melih Eriş
Yorumlar -
Yorum Yaz